Siteyi tavsiye et Ana sayfam yap Favorilere ekle

24 Şubat 2013 Pazar

Pazar Sohbeti-Cihânın Efendisi

Emekli din görevlisi Ahmet Cesur'un yazısını aynen yayınlıyoruz:

Bilindiği gibi bütün peygamberler  en güzel huylarla donatılmış ve Allahın emir ve
yasaklarını insanlara öğretmek için gönderilmiş seçkin ve fazîlet sahibi muhterem
insanlardır.
Allahü teâlânın sevdiği ve övdüğü güzel huyların, temiz hallerin, üstün vasıfların,
yüce hasletlerin ve ahlâki faziletlerin hepsine en mükemmel şekilde sahip olan ve bu
gerçek bizzat Kur'ân-ı kerîm tarafından tasdik ve tebcil edilen muazzez insan ise sevgili
Peygamberimiz hazret-i Muhammed aleyhissâlâtü vesselâm efendimizdir.
O, insanların, meleklerin ve peygamberlerin en üstünü, en mükemmelidir. Çünkü O,
son peygamber olarak kıyâmete kadar gelmiş ve gelecek bütün insanlığa gönderilmiştir.

Kur'ân-ı kerîmde "Allahın resûlü sizin için güzel bir örnektir." fermanı ile takdim
ve tekrim edilen Peygamber efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem hazretleri de şöyle
buyurmuşlardır:
"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim."
Devamını Oku

Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer


* Güzel sözler, petekten damla damla sızan bala benzer. Bunlar, insanın ruhuna tat verir.

* Allahü teâlâya isyan etmediği bir dille dua edenin, duası kabul olur.

* Üç huy vardır ki, kimde bulunursa, onun zararınadır; Sözünde durmamak, hile yapmak ve zulmetmek.

* Hesaba çekileceğini bildiği halde, haram mal toplamaya devam eden kimseye şaşılır.

* Müslümanların hayırlısı, insanlara yardım eden ve faydalı olanıdır.

* Ehl-i sünnet âlimlerinin, Allah rızası için yazdıkları kitapları okumak saadettir.

* Şükrün esası, nimetin sahibini bilmek, bunu kalb ile kabul etmek ve dil ile de söylemektir.

* İlmin evveli niyet, sonra anlamak, daha sonra yapmak, ondan sonra muhafaza, en sonra da yaymaktır.
Devamını Oku

Bir insan için en kötü beş şey


* Haram yiyenlerin, bütün azaları istese de istemese de, günah işler. Helal yiyenlerin azaları ise, ibadet eder.

* Edeplere riayet etmeden yapılan hizmetlerin, faydası yoktur.

* Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız!

* Kendisinin ve çoluk çocuğunun geçimini temin etmek için çalışmak farzdır.

* Dünya ve ahirette iyilik, sabır ile ele geçer.
* En faziletli amel; nefsin istediğinin tersini yapmaktır.

* İnsanların müptela olduğu bela ve musibetlerin en büyüğü, ahiret ve dünya işi ile meşgul olmayıp, boş oturmaktır.

* Din; insanları ebedi saadete götürmek için, Allahü teâlâ tarafından gösterilen yol demektir.

* Bir insan için, en kötü beş şey; imansızlık, kibir, şükür azlığı, kötü ahlak ve cimrilik.

* Allahü teâlâ, başkasına acımayana merhamet etmez, af etmeyeni af etmez, özür kabul etmeyenin özrünü kabul etmez.

* Mal cimrilerde, silah korkanlarda, idare de zayıflarda olursa, işler bozulur.
* Din bilgileri; dünya ve ahirette huzuru ve saadeti kazandıran bilgilerdir.
Devamını Oku

Allahü teâlâ sizden ganidir


* Peygamberlerden başka herkes günah işler. Allahü teâlâ sevdiği kullarının günahlarının cezasını ahirete bırakmaz. Çünkü günah suçtur. Karşılığı cezadır. Dünyada üç sıkıntı verir:
1- Hastalık verir. Sabrederse affeder. Sebeplere yapışmak ve geleni Allah’tan bilmek lazımdır. Ve ne maksatla geldiğini bilerek şükretmeli.

2- Günahların affı için ikinci yol maddi sıkıntıdır. Borçlu olmaktır. Borçlarını ödemek için çekilen sıkıntılardır. Bu da günahların affına sebeptir.

3- İnsanların yalan ve dedikodu ve iftiralarıyla haksız olarak iftiraya uğramaktır.
Devamını Oku

23 Şubat 2013 Cumartesi

En hayırlı iş nedir?


* Dünyada iken, Allahü teâlânın dinine razı olduğu şekilde doğru hizmet edenler, Allahü teâlânın kullarının müşküllerini halledenler, mahşerde, tahtlar üzerinde, kürsülerde, gölgelerde oturacaklar. Allahü teâlâ onlarla konuşacak. Onlar için ne hesap var ne azap var.

* En zor iş İslamiyet’e hizmet etmektir. Çünkü Allahü teâlâ en zor işi en güvendiğine en çok sevdiğine vermiştir. Peygamberlere ve vârislerine vermiştir.

* Başarının sırrı, birlik-beraberlik, dürüstlük, iyi hedef seçmektir.

* Yanan bir evden birini kurtarmak çok büyük sevap olduğu halde Cehennem ateşinden kurtarmak yanında hiç kalır. Bir kişi daha yanmaktan kurtulsun diye uğraşmalı. Hiç kimse yanmasın düşüncesinde olmalı.

* Müslümanlık dünya ve ahiret saadetidir. Allahü teâlânın en sevdiği şey imandan sonra kullarına hizmet etmektir.

* Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki şey verir. Birincisi; sevdiği bir kulunu ona tanıştırır. Eshab-ı kirama Peygamber efendimizi tanıttığı gibi. İkincisi; ona hayırlı bir iş verir. En hayırlı iş Peygamber efendimizin yaptığı iştir.
Devamını Oku

Damla Damla Hikmetli Sözler


* İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resulullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlaktır.

* Hırslı mahrum kalır, cimri kötülenir, kıskanç da üzülür.
* Çok konuşan çok yanılır. Çok gülenin heybeti ve hayası azalır.

* Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.

* İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.

* En garip ve en çok muhtaç olduğun gün, kabre konulduğun gündür.

* Mal, mülk, çoluk-çocuk; Allahü teâlânın emanetleridir. Emanetlerini istediği zaman alır.

* Sabır; yüzü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir.
* Başkasından sana söz getiren, senden de ona götürür.

* Fitne; Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak demektir ve çok günahtır.

* İşlerinin doğru gitmesini istersen, kendi başına hareket etme! Akıllılarla istişare et!

* İnsanların en akıllısı; Allahü teâlâya itaat edip, insanların da itaat etmesine rehberlik eden kimsedir.

* Eshab-ı kiramın cümlesi, adildirler.
* İyi arkadaş, dünya ve ahiret için büyük saadettir.

* İnsanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, öğrendikleriyle yaşamayı terk ederler.

* Nice küçük amel, niyet ile büyür, nice büyük amel ise, niyetle küçülür.
* Allahü teâlâyı tanıyan, Onun rızasına kavuşmak için çalışır.
Devamını Oku

Günahlar küfrün habercisidir


* Kalbin Allahü teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azabını çabuklaştırır.

* Farz namazlarında yapılan dua, farz namazın nafile namaza olan üstünlüğü gibidir.

* Bir şeye ihtiyaç duyulduğu halde, çalışıp onu temin etmemek, çoluk çocuğu perişan bırakmak, cahillik ve tembelliktir.

* Nefsine uyan perişan olmuştur. Artık, yatıp kalkarken onun yoldaşı şeytandır.
* Almayı, vermekten daha tatlı gören, evliya olamaz.

* Zehir ölümün habercisi olduğu gibi, günahlar da küfrün habercisidir.
* Elini, sofranı ve kapını açık tut! Gözünü, dilini ve belini bağlı tut!

* Hasetçilerin en ehveni, haset ettiği kişinin elindeki nimetlerin yok olmasını ister.
* Tenhada yalnız kalınca da günahtan sakınmalıdır.

* Kul için güzel ahlaktan daha iyi mertebe yoktur. İnsan, güzel ahlakı ile dünya ve ahirette yüksek derecelere kavuşur.

* Münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır.
* Devamlı ilimle meşgul olmak, insanın ayıplarını anlamasına sebep olur.
Devamını Oku

MENKIBE - DÜNYA SİZİ KANDIRMASIN


Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselâma; “Kazma küreğini al, filan dağa çık, orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!” buyurdu.

İbrahim aleyhisselâm, o dağa çıktı, kabri buldu. Allahü teâlânın emrine uyarak, mezarı kazınca, mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ile başında yazılı bir levha gördü. Bu levhada şunlar yazıyordu:

“Ben Ad kavminin melikiyim. Bin sene yaşadım, bin orduyla savaştım, hepsini yendim. Bin defa evlendim, bin çocuğum oldu. Servetimin sayısını, sınırını ölçemez hâle geldim. Ama birgün devası olmayan bir hastalığa yakalandım. “Beni bu dertten kurtarın, ne isterseniz vereceğim.” dedim. Hattâ bütün servetimi vermeyi taahhüt ettim. Bütün doktorlar âciz kaldılar, bu hastalığa çare bulamadılar. Ölmek üzere-yim, onun için bu levhayı yazdırdım ve son sözüm şudur:
Devamını Oku

MENKIBE - ESHÂB-I KİRAMIN YAŞAYIŞI



Peygamber efendimiz Medine’deyken, Şam’dan iki papaz;

“Âhir zaman peygamberi diye bir zat, yeni bir din getirdiğini söylüyormuş. Biz de din adamıyız. Gidelim, bu dini inceleyelim. Eğer doğruysa tâbi olalım. Bozuksa milleti böyle bir yalancıdan kurtaralım.” düşüncesiyle Medine’ye geliyorlar.

Birkaç gün Peygamber efendimizin huzuruna gitmiyorlar. Sadece Müslüman olmuş kimseleri inceliyorlar. Nasıl yaşadıklarına, nasıl alışveriş yaptıklarına bakıyorlar. Çünkü onlar, daha önce görüştükleri, tanıştıkları, bildikleri insanlardı. Müslüman olun-ca, yaşayışlarında nasıl bir değişiklik olduğunu görmek için, onların aralarına giriyorlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra, Resûlullah efendimizle görüşmek istiyorlar. Kapıdan içeri girer girmez, daha hiçbir şey sormadan, bir şey söylemeden; “Yâ Resûlallah, biz iman ettik, sen hak Peygambersin.” diyorlar.

Peygamber efendimiz, buna çok memnun oluyor. Hiçbir mucize istemeden, hiçbir sohbete kavuşmadan, iki papazın gelip iman ede-rek; “Sen hak Peygambersin!” demeleri, fevkalâde sevindiriyor. Resûlullah efendimizin gözleri yaşarıyor. O iki kişiye buyuruyor ki:
Devamını Oku

Enver Ören Ağabeyimizi Kaybettik!..Başımız Sağolsun!..



Bizlere  hayata ve dinimize dair herşeyi öğreten;  değerli büyüğümüz Enver Abimizi kaybettik…Allah rahmet eylesin…Başımız sağolsun…Allah şefaatine nail eylesin…Enver abiler’in bize öğretilerinin arasında asla kimsenin kalbini kırmamak vardı…”Gerekirse kırılan olun ama kimsenin kalbini kırmayın”,derdi…”Size yapılan kötülükleri,sizin yaptığınız iyilikleri unutun;size yapılan iylikleri,sizin yaptığınız kötülükleri unutmayın”,derdi…”İnsanların iyisi insanlara faydalı olandır” hadisini kendisine rehber edinmiş,bize de hayat düsturu olarak benimsetmiştir…Enver Ören ismi şefkat yoludur, merhamet yoludur…
Alimin ölümü alemin ölümüdür,sözü gereği Türkiye ve dünya çok değerli bir insanı,bir Allah adamını kaybetti…Herkesin başı sağolsun… Bu site bugün yayında ise Enver Abiler sayesindedir. Enver Abiler için bir fatiha okuyalım lütfen.
Devamını Oku

5 Şubat 2013 Salı

ANA-BABAYA İTAAT

Peygamber efendimiz buyurdu ki:

  (Ana-babaya iyilik etmek, nâfile namaz, oruç ve hac [ve ömreye gitmek] fazîletlerinden daha fazîletlidir. Ana-babasına hizmet edenlerin ömrü bereketli ve uzun olur. Ana-babasına karşı gelip, onlara âsî olanların ömürleri bereketsiz ve kısa olur. Anasına-babasına âsî olan mel’ûndur.)

Hasen-i Basrî hazretleri Kâbe’yi ziyâret ve tavâf ederken bir zât gördü ki, arkasında bir zembil ile tavâf eder. O zâta dönüp dedi ki:
  - Arkadaş, arkandaki yükü koyup öylece tavâf etsen dahâ iyi olmaz mı?
- Bu arkamdaki yük değil, babamdır. Bunu Şâm’dan yedi kere buraya getirip tavâf eyledim. Çünkü, bana dînimi, îmânımı bu öğretti. Beni islâm ahlâkı ile yetiştirdi.
Devamını Oku

ÖLÜ İÇİN AĞLAMAK


Ölen bir yakını için, gözyaşı ile ağlamak câizdir. Sesli ağlamak ise, ölüye azap verir.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Aile efradının [sesli] ağlaması ile ölü azap görür.”

“Sakın bir ölünün ardından bağırıp çağırmayın! Bu câhiliyet devrinin âdetlerinden-dir.”

“Bağrılıp dövünüldüğü nisbette, ölü azap görür.”

“Ölü için yüzünü tırmalayan, yakasını yırtan ve kendisinin de helâk olmasını isteyen kadına Allah lânet etsin!”
Devamını Oku

SOHBET - MEZHEP İMÂMI


Mezhep imamı demek, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiş olan din bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan işiterek toplayan, kitaba geçiren büyük âlim demektir. Mezhep imamları; açıkça bildirilmemiş olan bilgileri de, açık bildirilmiş olanlara benzeterek meydana çıkaran âlimlerdir. Eshâb-ı kirâmın her biri müctehid ve mezhep imamı idi.

Hadîs-i şerîfler Kur’ân-ı kerîmi, mezhep imamları da sünneti açıklamışlardır. Âlimler de, mezhep imamlarının sözlerini açıklamışlardır.

Devamını Oku

4 Şubat 2013 Pazartesi

ÖRNEK BİR DUÂ


“Yâ Rabbî!.. Günahlarımızı rahmetinle af ve mağfiret eyle! Ölülerimizi de mağfiret eyle, yaşayanlarımıza hayırlar ihsan et!

Riyadan, nifaktan, şikaktan, her türlü hastalıktan, kazadan, belâdan, tembellikten, âcizlikten, zelil olmaktan, zulüm etmekten ve zulüm görmekten, cimrilikten, müsriflikten, azdıran zenginlikten ve doğru yoldan ayrılmaya sebep olan fakirlikten, şeytan ve nefsin şerrinden, düşmanın galebesinden, kötü huydan, bidat işlemekten, dalalete düşmekten, halis olmayan amelden, her çeşit günahtan, küfre girmekten, ölürken gelecek fitnelerden, kabir azabından, dinimize ve dünyamıza zarar verecek işlerden sana sığındık, bunlardan bizleri koru yâ Rabbî!..

Yâ Rabbî!.. Bize sarsılmaz bir iman, güzel bir ahlâk, şükredici bir kalb, sabredici beden, zikredici dil, kaza ve kaderine rıza gösteren hayırlı ömür, salih evlât, dünya ve ahirette güzellik ihsan et! Ana ve babamızı da mağfiret eyle!
Devamını Oku

ZİNA BÜYÜK GÜNAHTIR


Zina, dinimizin yasak ettiği en büyük günahlardandır. Çünkü, hadîs-i şerîfte; “Allah katında zinadan büyük günah yoktur.” buyuruldu.

Bu büyük günah üzerinde çok durulmuştur. Özellikle de kadınların zinadan ve zinaya sebep olan işlerden uzak durmaları; bu günahın hâsıl olması, çok defa onların râzı olmalarına bağlı olduğu ve kendilerini gösterdikleri ve teşhir ettikleri içindir.

Bunun için, bu yasaktan, kadınların daha şiddetli men edilmeleri icâbetti. Bundan dolayı, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde, bu günahı işleyenlerin cezalandırılmasında, kadını erkekten evvel bildirdi. Bu günah insana, dünyada ve ahirette zarar verir ve bütün dinlerde yasak ve çirkin olmuştur.
Devamını Oku

ARKADAŞ NASIL OLMALIDIR


Herkesle arkadaşlık, dostluk kurmak uygun değildir. Rastgele birisi ile arkadaş olmak çok tehlikelidir. Bunun için arkadaş seçiminde çok dikkatli olmalıdır. Arkadaşlık yapılacak kimsede şu üç haslet mutlaka bulunmalıdır:

1- Akıllı olmalıdır: Çünkü akılsız kimselerden, fayda değil, zarar gelir. Bunun için akılsız kimseden uzak durmalıdır. Akılsız kimse, iyilik yapmak isterken kötülük yapabilir. Akılsız kimse, işlerin hakîkatini bilmeyen, anlatıldığı zaman da anlamayan kimsedir.

2- İyi ahlâklı olmalıdır: İnsana kötülüğün bulaşması iyiliğin bulaşmasından çok daha kolaydır. Kötü huylu birini iyi huylu hâle getirmek çok zordur. Fakat, iyi huylu birini kötü huylu hâle getirmek çok daha kolaydır. Kötü huy bulaşıcı hastalık gibidir. Hatta, bulaşması geçmesinden daha kolaydır.

3-Sâlih kimselerden olmalıdır: Fâsık kimseler yâni günah işlemeğe devam eden kimseler, Allahtan hakkıyle korkmazlar. Korksalardı zaten günah işlemeye devam etmezlerdi. Allahtan korkmayan birine güvenilmez. Nitekim Allahü teâlâ, (Allahı anmaktan gâfil olanlara ve nefslerine uyanlara itaat etmeyiniz!) buyurmuştur.


HİKMET - DUT YAPRAĞI
İmâm-ı Şâfiî Hazretlerine sordular:

- Allahın varlığına delilin nedir?

- Dut yaprağıdır. Çünkü, tadı, rengi, kokusu ve maddesi bir olmasına rağmen, bu bir tek maddeden ipek böceği yer, ipek yapar; koyun yer, et ve süt olur; geyik yer, misk yapar; arı yer, bal yapar... Tadı, rengi, kokusu ve nihayet maddesi tek olan yapraktan bu kadar çok şeyi yaratan kimdir?

Devamını Oku

SOHBET - TEVBE ŞARTLARI

   Hazret-i Ali buyurdu ki: “Gerçek tevbe 6 şey ile olur:  1- Geçmişteki günahlara pişmanlıkla,
  2- Şimdiki hâlde günahları terketmekle,
  3- Bir daha yapmamaya azmetmekle,  4- Kul ve Allahü teâlânın hakkını ödemekle,
  5- Günahın zevkine vardığı gibi, ibâdetlerin de zevkine varmakla,
  6- Harâm ile beslenen vücudu ibâdetlerle eritmekle."   Eğer işlenen günahlarda kul hakkı da varsa, sâhibi ile helâllaşmak lâzımdır. Borcu varsa, borçlarını ödemelidir. Kul borçlarını ödeyip onlarla helâllaşan, diğer günahlarına da tevbe eden hiç günah işlememiş gibi olur.
Devamını Oku

SOHBET - KIZMAK VE SİNİRLENMEK


Kızmak, sinirlenmek ve darılmak gibi huylar kötü huylardandır. Peygamber aleyhisselâmdan bir Sahâbî, nasihat istediğinde buyurdular ki:

"Kızma, sinirlenme!"

O Sahâbî bu nasîhatı az görerek, bir fırsatını bulup, tekrar sorduklarında aynı cevâbı aldılar.

Bir daha sorunca, yine aynı şekilde buyurdular, başka birşey ilâve etmediler.

Uhud Gazâsı'nda kâfirler Resûlullahın yanağını kanatıp mübârek dişini kırdıkları zaman: "Yâ
Rabbî! Bunlara hidâyet ver! Anlamıyorlar." buyurdular.
Devamını Oku

SOHBET - EF'ÂL-İ MÜKELLEFİN


 Ef'âl-i mükellefîn, dinimizin emirlerinden ve yasaklarından; akıllı olan ve bülûğ çağına giren Müslümanların, yerine getirecekleri vazîfelerin hükümlerini belirten dînî bir tâbirdir.
        FARZ: Allahü teâlânın, yapılmasını açıkça ve kesin olarak emrettiği şeylere denir.
        VÂCİB: Yapılmasının delili, farz kadar açık olmayan emirlere denir.
        SÜNNET: Peygamber efendimizin, yapılmasını övdüğü, yahut devam üzere kendisinin yaptığı, yahut görüp de mâni olmadığı şeylere denir.
        MÜSTEHAB: Peygamber efendimizin ara sıra yaptıkları, sevdikleri ve beğendikleri şeylere denir.
        MÜBÂH: Yapılması emir olunmayan ve yasak da edilmeyen şeylere denir.
Devamını Oku

MÜSLÜMAN İLİM ADAMLARI


 Akşemseddin hazretleri, Pasteur’den 400 sene önce mikrobu buldu.
  Ali Kuşçu, büyük astronomi âlimi, ilk defâ Ay’ın şekillerini anlatan kitap yazdı.
  Ebul-Vefâ, trigonometride tanjant, kotanjant, sekant, kosekantı bulan âlimdir.
  Birunî, ilk defâ, dünyanın döndüğünü ispat etmiştir.
  Ebû Kâmil Şü’câ, Avrupa’ya matematiği öğretmiştir.
  Ebû Ma’şer, med-cezir olayını ilk defâ keşfedendir.
  Battanî, dünyanın en meşhur astronomi âlimidir. Trigonometrinin kaşifidir.
  Câbir bin Hayyan, atom bombası fikrinin ve kimya ilminin babası büyük dâhidir.
  Cezerî, 8 asır önce otomatik sistemin kurucusu ve bilgisayarın babasıdır.
  Demîrî, Avrupalılardan 400 sene önce zooloji ansiklopedisini yazmıştır.
  Farabî, ses olayını ilk defâ fiziki yönden açıklamıştır. Sesin fiziki izahını ilk defâ o yapmıştır.
  Gıyasüddin Cemşid, matematikte ondalık kesir sistemini ilk defâ bulmuştur.
  İbni Cessar, cüzzamın sebebini ve tedâvilerini 900 sene önce açıklamıştır.
Devamını Oku

RESÛLULLAHIN SON VASİYETLERİ


Peygamber efendimiz, 120 bin sahâbeye, son haccındaki hutbesinde buyurdular ki:
  - Ey insanlar! Vasiyetimi iyi dinleyiniz! Burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Çünkü benim size son nasihatimdir.
  - Ey insanlar! Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde bildirdiği haramlara, helâllara uyunuz!
  - Ey insanlar! Birlikten, doğruluktan, istikâmetten ayrılmayınız.
  -  Kadınlara haksızlık etmenizden Allaha sığınırım. Kendilerine zulüm, haksızlık
etmeyiniz!
  - Ey insanlar! Ehl-i beytimi seviniz!
  - Ey insanlar! Gerek kendinizi, gerekse çoluk-çocuğunuzu Cehennem ateşinden koruyunuz!
Onlara Allahın ve Resûlünün yolunu öğretiniz!
Devamını Oku

3 Şubat 2013 Pazar

MENKIBE - KUL HAKKINDAN ÇOK KORKMALI


Bedir Harbi’nden sonra, esirlere yapılacak muamele hakkında, Sa’d bin Muaz hazretlerinin ictihadı, Hazret-i Ömer’inkiyle aynıydı. Diğer Eshâb-ı kirâmın hepsi, fidye karşılığı salıverilmesini uygun gördüler ve karar da öyle oldu.

Fakat âyet-i kerîme gelip, Hazret-i Ömer’le Hazret-i Sa’d’ın ictihadlarında isabet ettikleri bildirildi. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Azap bana gösterildi. Eğer Allahü teâlâ affetmeseydi, Ömer ve Sa’d hariç hepimiz helâk olmuştuk.”

Sa’d bin Muaz hazretleri, Peygamber efendimizin çok yakını, çok sevdiği bir zattı. Müslüman olduğu için ona inanılmaz işkence yapmışlardı. Neticede bu zat vefât etti. Onun ölüm haberi Peygamberimizi çok üzdü, evine gitti, teçhiz ve tekfinde bulundu. Sonra kabristana giderken, önce hırkasını, sonra ayakkabılarını çıkardı. Tabutun bir bu tarafına, bir de öbür tarafına koşuyordu. Eshâb-ı kirâm da şaşkın bir vaziyette bakıyorlardı. Resûlullah kabre indi, kabri düzeltti ve onu yerleştirdi. Her şey bitti, telkin verildi. Bu arada Peygamberimiz çok üzgündü ve rengi, benzi atmıştı. Eshâb-ı kirâm bu durumu merak edip sordular:
Devamını Oku

MEŞHUR BEYİTLER


Kitap, altın bir kafes, ilim içinde kuştur,
Kafesi satın alan, kuşa sahip olmuştur.
İmâm-ı Rabbânî

Hangi  güzel yüz ki, toprak olmadı,
Hangi güzel göz ki, yere akmadı?
Bişr-i Hâfî

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Kanuni Sultan Süleyman Hân

Padişah-ı âlem olmak, bir kuru kavga imiş,
Bir velîye bende olmak, cümleden âlâ imiş.
Yavuz Sultan Selim Hân

Devamını Oku

Ehli sünnet olma nimeti


Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Her an, her yere, feyz gelmektedir. Gelen feyiz, Müslümanlara fayda verir, kâfirlere ise zehir olur. Küfürlerinin artmasına sebep olur. Nimetler aralıksız devam ediyor. Kabiliyetlerine göre alıp istifade edenler olduğu gibi, alıp daha beter duruma düşenler de oluyor. İşte birinden Hazret-i Musa ve onun gibi olanlar, diğerinden de Firavun ve onun gibiler yetişiyor.

Peygamber efendimize normal bir insan gözüyle bakan Ebu Leheb ve Ebu Cehil gibilerin küfürleri arttı, daha kötü oldular. Hazret-i Ebu Bekir gibiler de, insanların en üstünleri olmakla şereflendiler.

Allahü teâlâ bütün kâinatı insanlar için yarattı. İnsanları da, kendine ibadet etmekle şereflensinler diye yarattı. Allahü teâlâya şükürler olsun ki, bizi insan olarak yarattı. Bunun için ne kadar hamd etsek azdır. İnsana eşref-i mahlûkat denmiştir. Yaratılmışların en şereflisi demektir.
Devamını Oku

Dua almaya çalışmalı


Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ubeydullah-i Ahrar hazretlerine, bu makama nasıl kavuştuğu sorulunca buyurur ki:
(Yalnız, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmekle kavuştum. Benim bir huyum var. Herkese yardım ederim. Her zaman birini ziyaret edip duasını almaya çalışırım. Aksini yapmak elimde değil. Bir zaman, medresede dört arkadaş kalıyorduk. Benden başka hepsi bulaşıcı ve çok kötü bir hastalığa yakalandı. Herkes hattâ doktor bana, “O odada kalma, hastalık sana da bulaşır!” dedi. Onlara, “Ölürüm de yine çıkmam, onlar benim arkadaşım, bulaşırsa bulaşsın” dedim. Onların yemeğini, suyunu veriyor, her türlü hizmetlerini görüyordum. Nihayet bir gece hastalığın bana da bulaştığını anladım. Sabah kalkınca da kendimi iyileşmiş ve nura gark olmuş buldum, çok şükrettim. Allahü teâlâ her şeye kâdir, hepimiz sapasağlam ayağa kalktık, iyileştik.)

Her şey tıpla hâllolmaz. Bazen de böyle, Allahü teâlâ bir (Kün = Ol) der, o şey hemen oluverir. Sadece Cenab-ı Hakk’a güvenene Allahü teâlâ yardım eder. Başkasına güvenenin işini ise onlara bırakır.
Devamını Oku