Büyük zatlardan biri, hanımının kötü ahlâk ve huylarına sabrederdi. Sebebi sorulduğunda, ‘Onu bırakırsam, eziyetine sabredemeyen birisi ile evlenmesinden korkuyorum,’ derdi.
Erkek, hanımına değil kendine sû-i zan edip: ‘Ben iyi olsaydım, bu kadın da iyi olurdu’ demelidir. Hanımının iyiliğini ve iffetini, Allâhü Teâlâ’nın şükrü ödenemeyen bir nimeti olarak görür. Hanımı kötü davranışlarda bulunsa da, en çok sevdiği kişinin o olduğunu hissettirecek şekilde davranır.
Hanımı fahiş bir günah işlemedikçe, bazı kusurlarını görmezlikten gelir. İnsanlar arasında onun kusurlarını yüzüne vurmaz. Onunla hep iyi geçinir. Onunla günah olmayan oyunlar oynar ve şakalar yapar.
Resûlullah (s.a.v.) hanımları ile çok iyi geçinir, onlara güzel şakalar yapardı. Peygamberimiz (s.a.v.) bu hususta herkesten ileride idi. Erkeğin hanımı ile oynaması, dinde yasak edilen, batıl, boş oyun ve eğlencelerden değildir. Bilakis bu, haktır ve dinin emridir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hanımı Âişe (r.anhâ) validemiz ile yarıştılar. İlkinde Hz. Aişe onu geçmişti. Başka bir zaman tekrar yarış yaptılar. Bu defa Resûlullah (s.a.v.) Âişe’yi (r. anhâ) geçti. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) “Ey Âişe! Bu daha önceki yarışın karşılığıdır.” buyurdu. (Şir’atü’l-İslam, Fazilet Neşriyat)
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.