İlk teşekkür edeceğimiz, anne babamızdır. Çünkü dünyaya gelmemize vesile olan, her türlü meşakkate katlanıp bizi büyüten, bize dinimizi ilk öğreten onlardır. Onlara teşekkür etmek demek, gönüllerini hoş tutmak, dinimize uygun emirlerine itaat etmek, onlara eli-mizden gelen her iyiliği yapmaktır. Ana babaya karşı gelinmez. Dini-mize uygun olmayan emirleri de başka bir bahaneyle, uygun bir şe-kilde yapılmaz. Yani, yine de onların kalbi incitilmez. Anne ve babanın duâsı reddedilmez. Bunların rızasını, duâsını almayan, başkasının duâsıyla kurtulamaz. Peygamber efendimiz; “Ana babasının duâsını almayan, Allahın rızasına kavuşamaz.” buyuruyor.
İkinci teşekkür edeceğimiz, bize iş verendir, maddî rızkımıza sebep olandır. Bize iş verene de karşı gelinmez. Bize ekmek parası verene karşı gelmek uygun olmaz. Rızkı asıl veren Allahü teâlâdır. Günah işlemek ve rızkımıza vesile olana teşekkür etmemek, rızkımızın daralmasına sebep olur.
Üçüncü ve asıl teşekkür edeceğimiz, bize dinimizi öğreten hocanın hakkıdır. Bu câmi hocası demek değildir. Bu teşekkür, Ehl-i sünnet âlimlerinin, Silsile-i aliyye büyüklerinin hakkıdır. Her birinden Allahü teâlâ razı olsun! Elimizden geldiği kadar duâ ve tesbihat yaparak ruhlarına göndermek, onların gıyabında her hususta onlara teşekkür etmek zorundayız. Hazret-i Ali; “Bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” buyuruyor. Bir harf, bir mesele öğretene 40 yıl köle olunursa, dinin tamamını öğretene ömür boyu köle olmak bile az gelir.
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.