Müslim b. Sâdûk b. Huşbân..... şeklinde olup Hz. Davud'un oğlu Hz. Süleyman'a kadar ulaşmaktadır.
Hz. Yahya (a.s), Hz. Ya'kûb'un oğlu Yehûzâ'nın torunla-nndandır. Araştırmacı soy ehli alimlerine göre; Hz. Dâvud (a.s), Yehûzâ'nın torunlarındandır.[5]
Hz. Yahya (a.s)'ın Doğumu:
Hz. Yahya, Hz. İsa'dan üç ay önce doğdu. Muasır olarak uzun müddet birlikte yaşadılar.Allah'ında müjdelediği üzere; dürüst, takva sahibi, ve gösterişten uzak olarak büyüdü.
O, gençliğinde çöle gider ve orada çekirgelerle gıdalanırdı. Çünkü o, Allah'ın kendisine verdiği basit yiyeceklerle yetinir ve ibadeti çokça yapar, çokça Allah'a yalvarır ve Allah korkusundan dolayı çokça ağlardı.
Rivayet edildiğine göre; Mücahid, Hz. Yahya'nın bu durumu ile ilgili olarak şöyle der:
"Hz. Yahya'nın yiyeceği ot idi. Allah korkusundan o kadar ağlardı ki, eğer gözyaşı gözünün üzerinde kalsa, elbette onu yakardı.[6]
îbn Asâkir'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Bir gün, anne ve babası, Hz. Yahya'yı aramaya çıktıklarında, onu, Ürdün Gölü yakınında buldular. Yanma vardılar. Onu, Allah'a karşı olan korku ve ibadet içinde (buldular. Onun bu halini görünce,) onları şiddetli bir ağlama tuttu."
Yüce Allah, Hz. Yahya'ya, olgunluk yaşında hikmet (peygamberlik) verdi. (Tevrat ile ilgili) şeriatı, şeriatın esaslarını ve hükümlerini öğrenmeye koyuldu. Öyle ki benzeri bulunmayan ve derin bir alim oldu. Din konusundaki fetvalar ona sorulurdu. 30 yaşma geldiğinde, ona, risalet ve nübüvvet verildi. Yüce Allah, Hz. Yahya'ya bu konu ile ilgili olarak şöyle hitap etmektedir:
"Ey Yahya! Kitab (Tevrat) 'a kuvvetle sarıl' (dedik). [7]
Hayseme'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Yahya ile Hz. İsa, teyze çocuklarıydılar. İsa, yün elbiseler giyerdi. Yahya ise, kıldan dokunmuş elbiseler giyerdi Hiç birinin ne dinarı, ne dirhemi, ne kölesi, ne cariyesi ve ne de sığınacakları bir barınakları vardı. Nerde akşam orda sabah yaşayıp giderlerdi. Birbirlerinden ayrılmak istediklerinde, Yahya;
- 'Bana tavsiyede bulun!' deyince, Hz. İsa:
- 'Asla öfkelenme!' derdi. Hz. Yahya:
- 'Ben bunu beceremem' deyince, Hz. İsa, ona:
- 'Mal biriktirme ve saklama' diye tavsiye etti. Hz. Yahya:
- 'Bunu, belki yapabilirim' dedi.[8]
Hz. Yahya (a.s), zühd hayatı yaşayıp çoğunlukla insanlarda uzak yaşar, çölde gezip dolaşır, ağaçların yapraklarım yer, nehir sularmda*\çer ye bazı zamanlarda ise çekirge yemek su-retiyle gıdalanırdı.VBazen kendi kendine: "Ey Yahya! Senden daha çok nimet içinde kim var?'diye sorardı.[9]
Hz. Yahya (a.s)'ın Daveti:
Hz. Yahya (a.s), İsrail oğullarını Allah'a davet ediyor ve onlara göklerin krallığının yaklaşmakta olduğunu müjdeliyordu.
Hz. Yahya'nın davet metodu, hikmet ve güzel öğütten ibadet emretti..? Bu konu ile ilgili olarak İmam Ahrned, Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Şüphesiz ki Cenab-ı Allah, Yahya (peygambere); hem kendisinin amel etmesi ve hem de İsrail oğullarına da onlarla amel etmelerini emretmesi için beş direktifi vahyetti. Fakat o, bunu yapmakta gecikince, İsa, ona:
- 'Senin, kendileriyle amel etmen ve kendileriyle amel etmeleri için de İsrail oğullarına emir vermekle emrolunduğun beş direktif var. Bunları, ya tebliğ et ya da ben, bunları, İsrail oğullarına tebliğ edeceğim' dedi. Yahya:
- 'Kardeşim! Eğer sen, benden daha önce tebligatta bulunursan, azablandırılmaktan ya da yere batırılmaktan korkarım' dedi.
Ravi (devamla) derki: 'Bunun üzerine Yahya, İsrail oğullarını, Beytü'l-Makdis'te topladı. Mescid, İsrail oğullarıyla tıklım tıklım doldu. Kendisi minbere çıkarak Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra:
'Onur ve üstünlük sahibi Yüce Allah, bana, beş direktif vahyetti ki, onlarla, hem ben amel edeyim ve hem de sizin onlarla amel etmeniz için size emir vereyim' dedi.
Birincisi: 'Allah'a kulluk edesiniz ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayasmız. Allah'tan başkasına kulluk edip başka şeyleri O'na ortak koşanın durumu şuna benzer:'Bir kimse, kendi öz malından altın ya da gümüş para vererek bir köle satın alır; bu köle, çalışıp elde ettiği kazancı efendisinden başkasına verirse Allah'tan başkasına ibadet eden ve O'na başka varlıkları ortak koşan kimse gibi olur. Hangi birinizin kölesinin böyle olması hoşunuza gider? Cenab-ı Allah, sizi yarattı ve size rızık verdi. Siz de, O'na kulluk edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın!
İkincisi: Size, namaz kılmanızı emrediyorum. Çünkü Cenab-ı Allah, başka tarafa yönelip iltifat etmeyen kulunun yüzüne karşı yüzünü diker ve ona bakar. Siz de namaz kılarken başka tarafa yönelmeyin ve bakmayın.
Üçüncüsü: Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Cenab-ı Allah, oruç tutan kimseyi, yanında miskten bir torbacığı bulunan kimseye benzetmiştir, Oruç tutan herkesin kuşağı altında bu miskten torbacığm içindeki koku hissedilir. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.
Dördüncüsü: Size Sadaka vermenizi de emrediyorum. Sadaka veren kimse, düşman tarafından tutsak edilen, eli ensesine bağlanan ve boynu vurulmak üzere ortaya getirilen kimseye benzer. Bu kimse, düşmanlarına: 'Beni salı vermeniz için size fidye versem ne dersiniz?' der.
Böyle dedikten sonra az ya da çok miktarda fidye vererek kendisini tutsaklıktan kurtarır.
Beşincisi: Size, onur ve üstünlük sahibi Allah'ı çokça anmanızı da emrediyorum. Allah'ı çokça anan kimse, düşman tarafından süratle takip edilip kovalanan ve sağlam bir kaleye sığman bir kimseye benzer. Kul da, onur ve üstünlük sahibi Allah'ı anmakta iken şeytana karşı sağlam bir kaleye sığınmış olur.[10]
Ehli Kitaba Göre Vaftizin Anlamı:
Hıristiyan din bilginleri; Hz. Yahya'yı, "Yûhannâ" diye adlandırmışlar ve onu, "Vaftizci" (Muammedân) diye lakaplandırmışlardır.[11] Çünkü Hz. Yahya, Hıristiyanlarca yapılan vaftiz işini üstlenmişti. Bu, günahlardan tevbe etmek için suyla yıkanılıp takdis etme işidir...
Hz. Yahya, Ürdün çevresinde peygamberliğini açıklayıp insanları (günahlarından arınmak için) tevbe etmeye çağırdı. Bunun üzerine Kudüs halkı ile Ürdün'e yakın kasaba halkı, Hz. Yahya'nın yanına geldi. Hz. Yahya, onları, nehirde vaftiz edip onlara, göklerin krallığının yaklaşmakta olduğunu haber verdi.
Hz. Yahya, Hz. İsa'yı Ürdün nehrinde vaftiz edip takdis .etti. O sırada Hz. İsa, 33 yaşında idi; Yahudiler, Hz. Yahya'ya:
- 'Bu, (o beklenilen) Mesih[12]midir?' diye sordular. Hz. Yahya'da:
- 'Hayır' diye cevap verdi. Bunun üzerine Yahudiler:
- 'Peki o, Peygamber midir?' diye tekrar sordular. Hz, Yahya:
- 'Hayır' dedi. Yahudiler:
O halde Mesih ve Peygamber olmayan birisini niçin vaftiz yaptın?' diye sordular. Hz. Yahya'da:
- 'Ben, sadece çölde: 'Allah'ın yoluna hazırlanın! Allah'ın Yoluna hazırlanın Allah’ın yolu hedefiniz olsun!' diye çağıran bir sesim' diye cevap[13]
Hz. Yahya Niçin Öldürüldü?:
Tarihçiler, Hz. Yahya'nın öldürülmesi ile ilgili bir çok sebep naklederler... Bunların en meşhur olanını, İbn Kesîr rivayet etmiştir. Yine bu rivayeti; Üstad en-Neccâr, "Kasasu'l-Enbiyâ" adlı kitabında şu şekilde aktarmaktadır:
"Filistin hükümdarı/valisi Herodes, [14]belalı ve fasık bir kimse idi. Bunun, erkek kardeşinin 'Herodya' adında çok güzel bir kızı vardı. Kızın amcası, onunla evlenmek istiyordu. Kız ile annesi de, bu evliliğe razı idiler. Fakat Hz. Yahya, bu evlilik işini Öğrenince, böyle bir şeyin olamayacağını belirtmişti. Çünkü bu evlilik işi, -Müslümanlara göre haram olduğu gibi- Ehli kitabın şeriatına göre de haram,idi. Bu nedenle de kızın annesi, Hz. Yahya'ya karşı kalbinde kin besleyip onu bir hile ile öldürmeye karar verdi.
Bu sebeple de kızı Herodya'yı, en güzel bir şekilde süsledi ve en güzel elbiseler giydirdi ve Herodes'un huzuruna yolladı. Kız, Herodes'un aklım başından çelinceye kadar dans etti. (Böylece kız, Herodes'u etkisi altına aldı.) Herodes, kıza:
- 'Dile benden ne dilersen?' dedi. Herodya, annesinin, kendisine öğrettiği gibi:
- 'Şu tabakta, Yahya'nın başını istiyorum' dedi. Herodes, kızın bu isteğini kabul edip Yahya'nın başının kendisine getirilmesini emretti. Bunun üzerine Yahya (a.s)'ı, namazda iken öldürdüler ve onu, bir koyun boğazlar gibi boğazladılar. Daha sonra başını, kanlar içinde tabağa koyarak Herodes'a getirdiler... Bunun üzerine Herodya'nın, o anda helak olduğunu söylenir.[15]
Bu kıssa, bize; İsrail oğulları hükümdarlarının zulüm ve haksızlıkta ne kadar ileri gittiklerini göstermektedir. Çünkü bu hükümdarlar, bir anlık isteklerinden veya dine hürmeti ve semavi şeriatlara saygısı olmayan cahil, fasık kimselerin arzularını yerine getirme uğruna peygamberleri öldürmeye ve Salih . kulların kanlarını dökmeye cüret etmişlerdir. Ne garip bir şey!!
Çünkü İsrail oğulları, bu kötü âdeti başlatanların ilkidir. Hatta Peygamber öldürmek, onların sapıklıklarının ve taşkınlıklarının bir alameti ve işareti olmuştur.
Hz. Yahya, Hz. Zekeriyyâ, Hz. İsa'ya karşı tertiplenen o-laylar ve sayılarını ancak Allah'ın bildiği peygamberlerin, hem insanlığın ve hem de Allah'ın düşmanları Yahudilerin ellerinde suçsuz yere kanlan dökülmüştür.
Kur'ân-ı Kerim, bize; Yahudilerin, yeryüzünde işledikleri suçlan şöyle anlatmaktadır:
Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah ise bozguncuları sevmez.
Yine Yüce Allah, Yahudilerin, peygamberleri öldürdüklerini açıklama mahiyetinde şöyle buyurmaktadır:
"Ne zaman gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir Peygamber gelmişse ona karşı büyüklük tasladınız. Size gelen peygamberlerden bir kısmım yalanlarken, bir kısmını da öldürüyorsunuz. [17]
Yüce Allah bu konuyla ilgili olarak devamla şöyle buyurmaktadır:
"Yahudilere: 'Şayet siz, gerçekten inanmıyor idiyseniz, daha önce Allah'ın Peygamberlerini neden öldürüyordunuz?' deyiverin.[18]
Yine Yüce Allah bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"Haksızyere Peygamberleri öldürenler..[19]
Hz.Yahya'nın öldürülmesi olayında zorba ve hükümdarın zulmüne karşı çıkan pek çok alimdg öldürülmüştür. Bunların başında Hz. Yahya'nın babası Hz. Zekeriyyâ gelmektedir. Daha Önce de geçtiği üzere; bazı tarihçiler, oğlu Hz. Yahya'nın öldürülmesinden sonra, Hz. Zekeriyyâ'nm testere ile biçilerek Öldürüldüğünü belirtmişlerdir.
Said b. Müseyyeb'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "Buhtu'n-Nasr, Şam'a geldi. Orada Hz. Yahya'nın fokurdamakta olan kanı ile karşılaştı, bunun nedenini sorunca, kendisine meseleyi anlattılar. O da, 70.000 kişiyi orada öldürünce, Hz. Yahya'nın kanı sakinleşip durdu.[20]
.- İşte Hz. Yahya'nın durumu, böyle üzücü bir şekilde sona ermektedir.
İbn Asâkir, Zeyd b. Vakid'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Onun başı, Şam Mescidi[21] yapılırken kıble tarafında mihraba yakın olan doğu köşesinde bulunduğunda Hz. Yahya'nın kafasını gördüm. Derisi ve saçları hiç değişmemişti.[22]
Başka bir rivayette ise buna şu ilave cümle yapılmıştır: "Sanki henüz yeni öldürülmüş gibiydi."
Derim ki:
Hz. Yahya'nın saçının ve derisinin değişmediği ile ilgili durum, garip değildir. Çünkü Resulullah (s.a.v.) bu konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:
"Allah, toprağa, peygamberlerin vücudunu yemeyi haram kılmıştır. [23]
Hz. Yahya'nın öğrencileri, Hz Yahya'nın öldürülmesinden sonra (öldürüldüğü yere) gelip cesedini aldılar ve gömdüler. Daha sonra Hz. İsa'ya gelip ona Hz. Yahya'nın öldürüldüğünü anlattılar. Hz. İsa, onun Öldürülmesi olayına çok üzüldü...
Hz. İsa, davetini açıklayıp insanlara öğüt verdi. Ona, bir çok kişi tabi oldu. Fakat Yahudiler, onu, ansızın yakalayıp öldürmeyi planladılar. Allah'ta, onu göğe kaldırıp onların tuzaklarından kurtardı. Bu, Hz. İsa'nın hayatı anlatılırken daha önce geçmişti.[24]
SONUÇ
Peygamberlerin hayatlarım, yaşadıkları tarihler soyları a-rasındaki bağları ve davetlerini detaylı olarak araştıracak kişinin imkan dahilinde aşağıda özetleyeceğimiz önemli noktalan göz önünde bulundurması gerekmektedir:
1.Allah, bize; yeryüzüne gönderilen peygamberlerin hepsi hakkında bilgi vermemiştir. Ancak en önemli ve insanlık tari-' hinde büyük iz bırakmış olan peygamberleri anlattı ki, onlarda; UIu'1-azm ve Kur'ân-ı Kerîm'de adı geçen diğer peygamberlerdir. Yüce Allah'ın şu sözü buna şöyle işaret etmektedir:
"(Ey Resulüm!) Gerçekten Biz, senden önce, pek çok Peygamber gönderdik; onlardan bir kısmını sana haber verdik. Bazısını da, sana haber verip anlatmadık. [25]
2. Yeryüzünde kendilerine Peygamber gönderilmeyen bir ümmet yoktur. Yüce Allah, her ümmete mutlaka bir Peygamber göndermiştir. Çünkü Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
" Her ümmet içinde, mutlaka bir uyarıcı (Peygamber) bulunmuştur[26]
Yine Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"Biz, her ümmete, bir Peygamber gönderdik.[27]
3. Hz. Adem (a.s) ile Hz. Nûh (a.s) arasında 1000 yıl gibi bir fetret devri vardır. Kur'ân-ı Kerîm, bu fetret döneminde Hz. İdrîs (a.s)'dan başka bir peygamberden bahsetmem ektedir.
4. Yüce Allah, bize; Hz. Nûh (a.s)'dan sonra sadece oğlu Şam'ın soyundan gelen peygamberleri anlatıp diğerlerinden bahsetmemiştir.
5. Hz. İbrahim (a.s), Hz. Nûh (a.s)'dan sonra olup onun soyundandır. Çünkü Yüce Allah, Saffat Sûresinde bu konu üe ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz İbrahim, Nûh 'un milletindendi. Çünkü İbrahim,
Rabbine, kalbi selimle geldi.[28]
Hadîd Sûresinde de geçtiği üzere; Yüce Allah, risalet ile nübüvveti, Hz. Nûh (a.s) ile Hz İbrahim (a.s)'ın soyuna vermiştir. Çünkü Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"And olsunki Biz, Nuh'u ve İbrahim'i, (Peygamber olarak) gönderdik. Peygamberlik (Nübüvvet) ile Kitabı da, onların soyuna verdik. Onlardan kimi doğru yoldadır.İçlerinden bir çoğu da, yoldan sapmışlardır.[29]
7. Kur'ân-ı Kerîm'de adı geçen Peygamberlerin 18 tanesi, Hz. İbrahim (a.s)'ın iki oğlu Hz. İsmâfl (a.s) ile Hz İshâk (a.s)m soyundandırlar. Sadece Hz. Lût (a.s), Hz. İbrâhîm (a.s)'m kardeşinin oğludur. Nitekim Yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
"İbrahim'e, İshâk'ı ve Ya'k'ûb'u bağışladık. Peygamberliği ve Kitapları, onun soyundan gelenlere verdik. Onu, dün ya da mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de salihler (zümresindendir[30]
8. Hz. İsmâîl (a.s), Mekke'de doğup büyüdü. Bir Arap kabilesi olan Cürhüm kabilesinden birisiyle evlendi. Onun soyundan, peygamberliğin kendisiyle son bulduğu, önceki ve
sonrakilerin en üstünü olan son Peygamber "Hz. MUHAM-MED (S.A.V)" geldi.
9. Hz. İshâk (a.s), Şam toprakları (içerisinde yer alan Filistin'de doğup büyüdü. İs/Ays ve Ya'k'ûb adında iki oğlu oldu. İs/Ays'm soyundan, Hz. Eyyûb (a.s) ile oğlu Zütkifl Peygamber oldu.
Kendisine "İsrail" de denilen Hz. Ya'k'ûb (a.s)'ın, İsrail oğullarının kabilelerini oluşturan 12 tane oğlu vardı. Daha önce de kaydettiğimiz üzere; İsrail oğullarına gönderilen peygamberlerin hepsi, Hz. Ya'k'ûb (a.s)'m soyundandır.
10. Kur'an'da adı geçen "Esbat", Hz. Ya'k'ûb (a.s)'m çocuklarıdır. Peygamberlik, onlar arasında şu şekilde ortaya çıkmıştır:
a. Hz. Ya'k'ûb (a.s)'in Lavi adlı oğlunun soyundan; Hz. Mûsâ, Hz. Hârûn, Hz. İlyâs, Hz. Elyesa' Peygamber olarak gelmiştir.
b. Yahuza adlı oğlunun soyundan ise; Hz. Davûd, Hz. Süleyman, Hz. Zekeriyyâ, Hz. Yahya, Hz. İsa Peygamber olarak gelmiştir.
c. Bünyamin adlı oğlunun soyundan ise; Hz. Yûnus Peygamber olarak gelmiştir.
Yine de doğruyu en iyi bilen Cenab-ı Allah'tır.
Bu kitap, Allah'ın yardımıyla tamamlandı. Duamızın sonu; hamd. alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Salat ve selam, Efendimiz Hz. Muhammed (s.av.)'e, aile halkına ve. sahabilerinin üzerine olsun.[31]
kaynak: nurcenneti.com
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.