22 Ekim 2013 Salı
21 Ekim 2013 Pazartesi
İSLÂM DÎNİ
Râbıta-i şerîfe) kitâbının elliyedinci sahîfesi açıklanarak aşağıda yazılmışdır:
İslâm dîni, Allahü teâlânın, Cebrâîl ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma gönderdiği, insanların, dünyâda ve âhıretde râhat ve mes’ûd olmalarını sağlıyan, üsûl ve kâidelerdir. Bütün üstünlükler, fâideli şeyler, islâmiyyetin içindedir. Eski dinlerin, görünür, görünmez bütün iyiliklerini, islâmiyyet, kendinde toplamışdır. Bütün se’âdetler, muvaffakıyyetler ondadır. Yanılmıyan, şaşırmıyan aklların kabûl edeceği esâslardan ve ahlâkdan ibâretdir.
Yaratılışında kusûrsuz olanlar, onu red etmez ve nefret etmez. İslâmiyyetin içinde hiçbir zarar yokdur. İslâmiyyetin dışında hiçbir menfe’at yokdur ve olamaz. İslâmiyyetin hâricinde bir menfe’at düşünmek, serâbdan şerâb beklemek gibidir. İslâmiyyet, insanların sevişmelerini, yardımlaşmalarını, kardeşce yaşamalarını, memleketleri i’mâr, insanları terfîh etmeği emr eylemekde, Allahü teâlânın emrlerine saygı göstermeği ve mahlûklara merhameti, toprağını, bayrağını sevmeği, kanûnlara itâ’at etmeği, vergilerini vaktinde ve dürüst olarak ödemeği istemekdedir. Her mahlûka karşı mes’ûliyyet taşımakdadır. Nefsin temizlenmesini te’mîn etmekde, kötü huyları, iyi huylardan ayırmakdadır.
NEMÂZIN EHEMMİYYETİ - 85.MEKTÛB – ÇOK MÜHİM TENBÎH [Se`âdet-i Ebediyye / Mektûbât-ı Şerife]
(Dürr-ül-muhtâr)da nemâzı anlatmağa başlarken ve İbni Âbidîn,(Redd-ül-muhtâr)kitâbı, ikiyüzotuzdördüncü sahîfede, bunları açıklarken buyuruyor ki:
Âdem aleyhisselâmdan beri, her dinde bir vakt nemâz var idi. Hepsinin kıldığı, bir araya toplanarak bize farz edildi. Nemâz kılmak, îmânın şartı değil ise de, nemâzın farz olduğuna inanmak, îmânın şartıdır. Nemâz, düâ demekdir. İslâmiyyetin emr etdiği, bildiğimiz ibâdete, nemâz(Salât)ismi verilmişdir. Mükellef olan [ya’nî âkıl ve bâlig olan] her müslimânın, hergün beş vakt nemâzı kılması(Farz-ı ayn)dır. Farz olduğu, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, açıkça bildirilmişdir. Mi’râc gecesinde, beş vakt nemâz emr olundu. Mi’râc, hicretden bir yıl önce, Receb ayının yirmiyedinci gecesinde idi. Mi’râcdan önce, yalnız sabâh ve ikindi nemâzı vardı.
Devamını Oku
Âdem aleyhisselâmdan beri, her dinde bir vakt nemâz var idi. Hepsinin kıldığı, bir araya toplanarak bize farz edildi. Nemâz kılmak, îmânın şartı değil ise de, nemâzın farz olduğuna inanmak, îmânın şartıdır. Nemâz, düâ demekdir. İslâmiyyetin emr etdiği, bildiğimiz ibâdete, nemâz(Salât)ismi verilmişdir. Mükellef olan [ya’nî âkıl ve bâlig olan] her müslimânın, hergün beş vakt nemâzı kılması(Farz-ı ayn)dır. Farz olduğu, Kur’ân-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde, açıkça bildirilmişdir. Mi’râc gecesinde, beş vakt nemâz emr olundu. Mi’râc, hicretden bir yıl önce, Receb ayının yirmiyedinci gecesinde idi. Mi’râcdan önce, yalnız sabâh ve ikindi nemâzı vardı.
Etiketler:
Namaz,
namaz kılmanın faydaları,
Namazın Bereketi,
namazın ehemmiyeti,
namazın önemi
19 Ekim 2013 Cumartesi
En garip olduğun gün
* İnsanların sıkıntılarına katlanmak, Allahü teâlânın beğendiği, Resulullahın sevdiği ve evliyanın özendiği bir ahlaktır.
* Hırslı mahrum kalır, cimri kötülenir, kıskanç da üzülür.
* Çok konuşan çok yanılır. Çok gülenin heybeti ve hayası azalır.
* Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.
* İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.
* En garip ve en çok muhtaç olduğun gün, kabre konulduğun gündür.
Devamını Oku
* Hırslı mahrum kalır, cimri kötülenir, kıskanç da üzülür.
* Çok konuşan çok yanılır. Çok gülenin heybeti ve hayası azalır.
* Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.
* İslam dini, insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor.
* En garip ve en çok muhtaç olduğun gün, kabre konulduğun gündür.
Cennete ancak Müslüman girer
* Kâfirler zulüm ile öldürülse de Cennete gitmez. Cennete girme şartı Müslüman olmaktır.
* İnsanı küfre götüren günahların başında kibir gelir.
* Lüzumsuz şeylerle uğraşanları Allahü teâlâ sevmez.
* Harama düşkün olmak leşe düşkün olmaktır.
* Medeniyet; fende ilerlemek değildir, fen vasıtalarını insanların hayrına kullanmaktır. Medeniyet; tamir-i bilâd, terfih-i ibaddır.
Devamını Oku
* İnsanı küfre götüren günahların başında kibir gelir.
* Lüzumsuz şeylerle uğraşanları Allahü teâlâ sevmez.
* Harama düşkün olmak leşe düşkün olmaktır.
* Medeniyet; fende ilerlemek değildir, fen vasıtalarını insanların hayrına kullanmaktır. Medeniyet; tamir-i bilâd, terfih-i ibaddır.
Etiketler:
cehennem,
Cennet,
cennete gidecekler,
Cennetlikler,
haram,
kafir,
kibir,
küfr,
küfür,
mümin
Bir insan için en kötü beş şey
* Haram yiyenlerin, bütün azaları istese de istemese de, günah işler. Helal yiyenlerin azaları ise, ibadet eder.
* Edeplere riayet etmeden yapılan hizmetlerin, faydası yoktur.
* Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız!
* Kendisinin ve çoluk çocuğunun geçimini temin etmek için çalışmak farzdır.
* Dünya ve ahirette iyilik, sabır ile ele geçer.
* En faziletli amel; nefsin istediğinin tersini yapmaktır.
Etiketler:
ahiret hayatı,
Dünya hayatı,
imtihan,
insan,
kibir,
kötü şeyler,
öfke
18 Ekim 2013 Cuma
Müminin Mümine Duası
Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım.
Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm.
Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar.
(Bakara Suresi, 186)
Bir kimse kardeşine gıyabında dua ettiği zaman, başında görevli bir melek:
‘Allah o kardeşin için istediğin şeyin aynısını sana da versin,’ diye dua eder”
[ Ebu Davud, Vitr, 29 (No: 1534)]
Hadis-i şerif bildiriyor ki; kendisini düşünen kimse, din kardeşine hayır dua etmelidir.
Çünkü, bu onun için daha kazançlı olacaktır.
Değerli Ziyaretçi Dostlarımızdan Bir İstek
Değerli ziyaretçi kardeşlerimiz sizlerden içinde bulunduğum sıkıntılı bir durumdan dolayı dua bekliyorum. İbni-Ömer'den (r.a.) yapılan rivayetde Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"En çabuk kabul edilen duâ, müminin mümine duâsıdır" Rabbim dualarınızı kabul etsin ve sizlerden razı olsun.
“Sakın Rabbine isyan etme!”
Abdullah bin Mubarek hazretleri buyurdu ki: "Kur’an-ı kerim hâmili olan, yani ezberleyen kimse, sonra kalbiyle dünyaya meylederse, Allahın âyetlerini alaya almış olur. Kur’an-ı hâmili Allaha âsî olduğu zaman, Kur’an-ı kerim ona der ki:
"Vallahi sen beni bunun için yüklenmedin. Benim tenbihlerim ve öğütlerim nerede kaldı? Benim her harfim sana, "Sakın Rabbine isyan etme” diye nida etmektedir.”
Etiketler:
Alim,
ayet,
güzel ahlak,
güzel amel,
ihlas,
ilim,
İmam-ı Mâlik,
isyan,
kıyamet günü,
kuran,
Sabır
“Sizler gerçekten âlim değilsiniz”
Mansur bin Mu’temir hazretleri zamanının âlimlerine dedi ki: "Sizler gerçekten âlim değil, sadece ilimle uğraşan kişilersiniz. Eğer ilminizle âmil olsaydınız, nice keder ve acıları yudumlar, ilminizle haram ve şüpheli şeylerden uzaklaşır idiniz.”
Ömer bin Abdülazîz buyurdu ki: "Haram yiyenlerin kapleri sağlam olsaydı, haram bir şey yedikleri zaman midelerinde, ateşin acısını muhakkak duyarlardı. Fakat onların kalpleri sağlam olmadığından ateşin acısını duyamıyorlar.”
Rabi’ bin Heysem de şöyle buyurdu: "Bir âlim nasıl olur da ilmine riya karıştırabilir? Çünkü o blir ki, Allah rızası esas olmaksızın elde edilen ilim, temelinden bâtıldır, geçersizdir. O halde bâtıl olan birşeyle insanlara nasıl gösterişte bulunabilir?”
Etiketler:
Alimler,
batıl,
gönül,
güzel ahlak,
haram,
helal,
ilim,
islam alimleri,
islam büyükleri,
kalp,
ömer bin abdulaziz
17 Ekim 2013 Perşembe
Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir...
HÜSEYİN HİLMİ IŞIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”
Buyurdularki;
Dünya, uykudaki bir kimsenin rüyası gibidir...
İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.
Ahiret ebedî hayattır. Cennet dünyanın karşılığıdır.
Dünyayı terk edene, bırakana, oranın ebedi nimeti verilecektir.
Yani dünyayı, dünya malını sahiplenmeyen, onun bir karanlık olduğuna, emanet olduğuna iman eden için,
Allahü teâlâ kalıcı olanı verecektir. Cehennem de dünyanın karşılığıdır. Dünyayı isteyip, ahireti unutana verilir, oradan ebediyen ayrılamaz. Bu bir tercih meselesidir.
Etiketler:
Ahiret,
cehennem,
Cennet,
Dünya,
Dünya hayatı,
Ölüm,
ölümden sonrası,
ölümü düşünmek
Ehl-i sünnet âlimleri birer ışıktır...
HÜSEYİN HİLMİ IŞIK “rahmetullahi teâlâ aleyh”
Buyurdularki;
Ehl-i sünnet âlimleri birer ışıktır...
Dünya, mayın tarlası gibidir, bu mayınlara çarpmadan karşı tarafa geçmek çok zor bir iştir. Ahiret yolculuğunda, bu mayınların yerlerini bilen, bize rehberlik yapacak bir mübarek zat elimizden tutmazsa, bu meşakkatli, tehlikelerle dolu yolculukta yürüyebilmemiz imkânsızdır. Işık olmazsa, göz görmez. İnsan kör gibi olur, yolunu bulamaz, hiçbir yere gidemez. Bunun gibi, eğer Peygamberler gelmeseydi, hiç kimse Allahü teâlâyı tanıyamazdı. Önce refik sonra tarik… Yani yoldan önce yol arkadaşı gerekir.
Etiketler:
Ehli sünnet,
ehli sünnet alimleri,
islam alimleri
İmam-ı Rabbani’den bir öğüt: Gençlik büyük fırsattır
Ey oğul! İbadete yönelme vakti gençliktir. Akıllı olan bu vakti kaçırmaz, fırsatı ganimet bilir. Zira iş önemlidir. İnsan yaşlılık zamanına kalmayabilir. Kaldığını farz edelim, derlenip toparlanmak nasip olmaz. Böyle bir derlenip toparlanmanın mümkün olduğunu farz edelim, bir amel işlemeye güç yetiremez. Zira o zaman, zaafın ve aczin bastırdığı zamandır. Halbuki şu anda derlenip toparlanma durumu vardır, elde edilmesi kolaydır.
Anne-babanın hayatta olmaları Yüce Hakk’ın nimetlerinden biridir. Senin geçimini onlar üzerine almıştır. İşte bu mevsim fırsat mevsimidir. Güç ve kuvvetinin yettiği mevsimdir. Bugünün işini yarına bırakmak için şu andaki durum nasıl bir özür olabilir? Resulullah (sas) bu manada şöyle buyurmuştur: “İşi erteleyen helak olur.”
Etiketler:
gençlere öğütler,
imam-ı rabbani,
Nasihat,
öğüt
365 Gün Dua Kitabı
Dua, istemektir.
Dua, Allahü tealaya yalvararak muradını istemektir.
Allahü teala, dua eden Müslümanı çok sever.
Dua mü'minin silahıdır.
Dinin temel direklerinden biridir. Kitabı okumak için tıklayınız
Not: Bu vesile ile 8 Mayıs 2011 günü vefat eden Mehmet ORUÇ Abimizin ruhuna bir el fatiha okuyalım. Kendisinin hazırlamış olduğu eserlerden sitemizde ziyadesiyle faydalanmaktayız.
MEKTÛBÂT TERCÜMESİ (İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendi hazretleri)
971 [m.1563] de doğan ve 1034 [m.1624] de vefât eden, ikinci bin yılın müceddîdi, İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendi hazretleri, Kur’ân-ı kerîm ve Hadîs-i Şerîflerden sonra, en kıymetli üçüncü kitâb olan (MEKTÛBÂT) kitâbını yazmışdır. İnsanoğlunun rûhî hastalıklarının tedâvî yollarını göstermiş, islâm dînine nasıl inanılacağı, ibâdetlerin ehemmiyyeti, Evliyâlık, Resûlullahın güzel ahlâkı, islâmiyyet, tarîkat ve hakîkatin ayrı ayrı şeyler olmadıklarını îzâh etmişdir. Üç cild ve aslı fârisî olan mektûbât kitâbında (536) mektûb vardır.
Bu kıymetli eseri indirmek için tıklayınız
Etiketler:
dini eserler,
dini kitaplar,
kıymetli eserler,
Mektubat-İmam-ı Rabbani
“Kendinize yazık ettiniz..”
Zamanının âlimlerinden biri, Fudayl bin İyâd hazretlerine giderek:
"Bana biraz nasihatta bulun!” dedi. Fudayl hazretleri buyurdu ki:
"Ben, siz âlimlere ne ile nasihat edeyim. Siz, ülkeleri aydınlatan bir ışık iken kendinize yazık ettiniz. Cehalet gecelerinin karanlığında kalanları hidayete kavuşturan birer yıldız idiniz. Şimdi ise şaşkınlık içinde kaldınız. Zenginlerin himayesine girip kaba minderler üzerinde oturuyor, sofrasında bulunuyor, hediyyelerini kabul ediyor, sonra da kalkıp mescide gidip ders veriyorsunuz. Allah’a yemin ederim ki, gerçek âlim, böyle olmaz.”
Devamını Oku
"Bana biraz nasihatta bulun!” dedi. Fudayl hazretleri buyurdu ki:
"Ben, siz âlimlere ne ile nasihat edeyim. Siz, ülkeleri aydınlatan bir ışık iken kendinize yazık ettiniz. Cehalet gecelerinin karanlığında kalanları hidayete kavuşturan birer yıldız idiniz. Şimdi ise şaşkınlık içinde kaldınız. Zenginlerin himayesine girip kaba minderler üzerinde oturuyor, sofrasında bulunuyor, hediyyelerini kabul ediyor, sonra da kalkıp mescide gidip ders veriyorsunuz. Allah’a yemin ederim ki, gerçek âlim, böyle olmaz.”
Etiketler:
Fudayl bin İyâd,
güzel ahlak,
hikmetli söz,
islam alimleri,
müminler,
Nasihat,
tevazu
İlmi kendisine faydalı olmayan âlim
Emanetcinin kendisine bırakılan malları muhafaza etmekte emin olması lazım geldiği gibi, din âliminin de, islam bilgilerini bozulmaktan muhafaza etmekte emin olması lazımdır.
Resulullah efendimiz, Kabeyi tavaf ediyorken, hangi insan daha kötüdür? diye soruldu. “Kötü olanı sorma! İyi olanları sor. Âlimlerin kötüsü, insanların en kötüsüdür” buyurdu.
İsa aleyhisselam, "Kötü âlimler, su yolunu kapayan kaya gibidir. Su, kayadan sızıp geçemez. Akmasına da mani olur” buyurudu.
Devamını Oku
Resulullah efendimiz, Kabeyi tavaf ediyorken, hangi insan daha kötüdür? diye soruldu. “Kötü olanı sorma! İyi olanları sor. Âlimlerin kötüsü, insanların en kötüsüdür” buyurdu.
İsa aleyhisselam, "Kötü âlimler, su yolunu kapayan kaya gibidir. Su, kayadan sızıp geçemez. Akmasına da mani olur” buyurudu.
Etiketler:
alimlerin kötüsü,
cahil alim,
din alimi,
islam alimi,
kıyamet günü
Allah için olmayan ilim
İlim, çok kıymetli bir şeydir. Bunun için, ilim sahibi kendini üstün ve şerefli sanır. Böyle kimsenin ilmine cehil demek daha doğru olur. Gerçek ilim, insana aczini, kusurunu ve Rabbinin büyüklüğünü, üstünlüğünü bildirir. Yaratanına karşı korkusunu ve mahluklara karşı tevazu'unu arttırır. İlmi ile amel etmek ve başkalarına öğretmek ve bunları ihlas ile yapmak lazımdır. Amel ve ihlas ile olmayan ilim zararlıdır. Hadis-i şerifte, “Allah için olmayan ilmin sahibi Cehennemde ateşler üzerine oturtulacaktır” buyuruldu.
Devamını Oku
Etiketler:
alimleri,
Allah için ilim,
dünyalık,
faydalı ilim,
faydasız ilim,
ilim,
islam alimleri
Dünyayı âlimler aydınlatır
Hasan Basrî hazretleri, "Âlimler dünyayı aydınlatır. Her âlim, zamanının insanlarını aydınlatan bir kandildir. Âlimler olmasa, insanlar karanlıkta kalır ve insanlığını kaybederler.” buyurdu.
Süfyan Sevrî hazretleri de şöyle buyuruyor: "İlmin yaşaması sorup araştırmakla ve gereğini yaşamakla olur. Bunlar olmayınca ilim ölmüş demektir.”
İkrime hazretleri buyurdu ki: "İlmi ancak hakkını veren kimselere öğretiniz.” Kendisine, "İlmin hakkı nedir?” diye sordular. Şöyle cevap verdi:
"İlmin hakkı, gereğini yaşamak ve yaşıyacak olanlara öğretmektir.”
Devamını Oku
Süfyan Sevrî hazretleri de şöyle buyuruyor: "İlmin yaşaması sorup araştırmakla ve gereğini yaşamakla olur. Bunlar olmayınca ilim ölmüş demektir.”
İkrime hazretleri buyurdu ki: "İlmi ancak hakkını veren kimselere öğretiniz.” Kendisine, "İlmin hakkı nedir?” diye sordular. Şöyle cevap verdi:
"İlmin hakkı, gereğini yaşamak ve yaşıyacak olanlara öğretmektir.”
Etiketler:
Alimler,
faydalı ilim,
ilim,
ilim öğrenmek,
islam alimleri,
islam büyükleri,
kıyamet günü,
müminler
İkiyüzlülüğün üç alâmeti
Hazret-i Ali buyuruyor ki:
"Mürâîliğin, ikiyüzlülüğün üç alâmeti vardır:
1- Yalnızken tembeldir, nafileleri kılmaz,
2- İnsanlar yanında tembel değil, çalışkandır.
3- Ayıplandığı zaman ibadetlerini azaltır, övüldüğü zaman ise artırır.
Fudayl bin İyaz hazretleri buyurdu ki: "İnsanlar görsün diye bir amelde
bulunmak riyâdır. Gerekli olan ameli insanlar için terketmek de şirktir. İhlâs ise, bunların ikisinden de Allahın seni kurtarmasıdır.”
Devamını Oku
"Mürâîliğin, ikiyüzlülüğün üç alâmeti vardır:
1- Yalnızken tembeldir, nafileleri kılmaz,
2- İnsanlar yanında tembel değil, çalışkandır.
3- Ayıplandığı zaman ibadetlerini azaltır, övüldüğü zaman ise artırır.
Fudayl bin İyaz hazretleri buyurdu ki: "İnsanlar görsün diye bir amelde
bulunmak riyâdır. Gerekli olan ameli insanlar için terketmek de şirktir. İhlâs ise, bunların ikisinden de Allahın seni kurtarmasıdır.”
Etiketler:
Cehennemlikler,
Cennetlikler,
Hz Ali,
ihlas,
iki yüzlülük,
mürailik,
riya,
şirk
Biz öyle insanlara yetiştik ki!
İslam büyükleri, riyadan, gösterişten çok korkarlardı. İbrahim bin Edhem hazretleri bununla ilgili buyurdu ki: "Ramazan dışında din kardeşine "Oruçlu musun?” diye sorma. Çünkü "Oruçluyum!” dese, nefsi bununla hoşlanacak, "Hayır!” dese üzülecek. Halbuki bunların ikisi de riya alâmetlerindendir. Ayni zamanda böyle bir soru ile onu mahçup etmek ve eksiğine muttali’ olmak gibi mahzurlar da vardır.”
Abdullah bin Mübarek hazretleri buyurdu ki: "Öyle kul vardır ki Kâbe’yi tavaf ederken bile riya yapabilir. Meselâ Horasan halkından birinin kendisini görmesini ve o ülke halkının kendisi hakkında "Falanca zat, tavaf ve sa’y yapmak için Mekke’de mücavir kalmaktadır. Ne mutlu o adama.” demesini arzu eder ve böylece riyaya düşmüş olur.”
Devamını Oku
Abdullah bin Mübarek hazretleri buyurdu ki: "Öyle kul vardır ki Kâbe’yi tavaf ederken bile riya yapabilir. Meselâ Horasan halkından birinin kendisini görmesini ve o ülke halkının kendisi hakkında "Falanca zat, tavaf ve sa’y yapmak için Mekke’de mücavir kalmaktadır. Ne mutlu o adama.” demesini arzu eder ve böylece riyaya düşmüş olur.”
Etiketler:
Abdullah bin Mübarek,
amel,
Dünya hayatı,
ibrahim bin edhem,
ihlas,
ilim,
imtihan,
islam büyükleri,
kötü amel,
riya
Kimin için yaptın isen git ondan iste!
Muhammed bin Mürkedir hazretleri buyurdu ki: "Talebe kardeşlerimizin güzel himmet ve çalışmalarını, geceleri yapmaları daha sevimli ve daha şerefli olur. Gündüzleri insanlar onu görebilir. Geceleri ise ancak Allah görür ve O’nun için yapılmış olur.”
Bir gün, Yunus bin Ubeyd’e, "Amel bakımından Hasan-ı Basrî hazretlerinin yerini tutmuş bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiş: "Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutmuş bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nerden göreceğim? O’nun va’z ve nasihatları gönülleri ağlatıyordu. Başkalarının va’zları ise gözleri bile ağlatamıyor.”
Ebu’s-Sâib, Kur’an-ı kerim veya hadîs dinlerken kendisine ağlamak geldiğinde, riya olur korkusu ile kendisini tutar, onu tebessüm haline çevirirdi.
Devamını Oku
Bir gün, Yunus bin Ubeyd’e, "Amel bakımından Hasan-ı Basrî hazretlerinin yerini tutmuş bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiş: "Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutmuş bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nerden göreceğim? O’nun va’z ve nasihatları gönülleri ağlatıyordu. Başkalarının va’zları ise gözleri bile ağlatamıyor.”
Ebu’s-Sâib, Kur’an-ı kerim veya hadîs dinlerken kendisine ağlamak geldiğinde, riya olur korkusu ile kendisini tutar, onu tebessüm haline çevirirdi.
Etiketler:
amel,
güzel amel,
hasan-ı basri,
ilim,
kıyamet günü,
Muhammed bin Mürkedir,
Nefs,
riya,
yunus bin ubeyd
Gayeleri sadece Allah rızası idi
İslam büyükleri tam bir ihlâs sahibi idiler. İlim ve amellerine riya karıştırmaktan son derece korkarlar idi. Onların bu güzel ve örnek ahlâkına, herkesin çok ihtiyacı vardır. Resulullah efendimiz riyakarmların halini şöyle bildirdi:
“Allahü teâlâ, Adn cennetini yarattığı zaman, orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir beşer gönlünün hatırlamadığı nimetler yarattı. Ona Konuş!, diye emretti. O da üç defa: Şüphesiz mü’minler felâh bulmuştur. Dedi. Sonra şöyle konuştu: “Ben cimrilerin ve mürailerin hepsine haram kılınmışımdır.”
Devamını Oku
“Allahü teâlâ, Adn cennetini yarattığı zaman, orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir beşer gönlünün hatırlamadığı nimetler yarattı. Ona Konuş!, diye emretti. O da üç defa: Şüphesiz mü’minler felâh bulmuştur. Dedi. Sonra şöyle konuştu: “Ben cimrilerin ve mürailerin hepsine haram kılınmışımdır.”
Etiketler:
Adn cenneti,
güzel amel,
islam büyükleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)