Abdullah bin Mübarek hazretleri buyurdu ki: "Öyle kul vardır ki Kâbe’yi tavaf ederken bile riya yapabilir. Meselâ Horasan halkından birinin kendisini görmesini ve o ülke halkının kendisi hakkında "Falanca zat, tavaf ve sa’y yapmak için Mekke’de mücavir kalmaktadır. Ne mutlu o adama.” demesini arzu eder ve böylece riyaya düşmüş olur.”
Hazret-i Fudayl buyurdu ki: "Biz öyle insanlara yetiştik ki onlar, yaptıkları amellerle riyakârlık yaparlardı. Şimdikiler ise, yapmadıkları şeyleri yapmış görünmekle riyakârlık yapıyorlar.”
“Andolsun sizi imtihan edeceğiz ” Meâlindeki âyetini okuduğu zaman
şöyle derdi: "Allah’ım, sen bizi imtihan edecek olursan, bizi rüsvay etmiş, gerçek hüviyetimizi örten perdeleri kaldırmış olursun. Halbuki sen, Erhamür- Râhimîn’sin, Allah’ım!”
Eyyub Sahtiyanî hazretleri buyurdu ki: "Ey kardeşim, insanların ilim konusunda söylediği söz ve fikirlerden bir kısmını ezber etmek suretiyle başkalarına büyüklük taslamaya kalkışman dahi, işlemediğin bir işle müraîlik yapmak cümlesindendir. Çünkü o bilgi ve fikirler aslında senin değildir. Onları ortaya koyan sen değilsin.”
İbrahim bin Edhem buyurdu ki: "İnsanlar tarafından kendisinin hayırla yad edilmesini istiyen bir kimse, Allahtan ittika etmiş olmadığı gibi, ihlâstan da uzaklaşmış olur.”
Hazret-i İkrime buyuruyor ki: "Daimâ iyi niyet sahibi olunuz. Çünkü niyete riya karışmaz.”
Mansur bin Mu’temir buyurdu ki: "Biz, bir niyet sahibi olmadığımız halde ilim tahsiline koyulduk. Allah’a şükürler olsun ki bize iyi niyeti de nasib buyurdu. Çünkü bütün ilim, sahibini iyi niyet ve ihlâsa götürür. Böylece o onu elde edinceye kadar çalışır.”
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.