Kâbil ile Hâbil de birer kurban takdim ettiler. Ateş Hâbil’in kurbanını yedi, Kâbil'in kurbanı ortada kaldı. Bu hadise üzerine Kâbil, kardeşi Hâbil'e karşı haset beslemeye başladı.
Hz. Âdem, Beytullah’ı ziyaret için Mekke-i Mükerreme’ye gittiği bir sırada Kâbil, Hâbil ile münakaşa etti ve onu uykuda iken başına taşla vurarak öldürdü. O zaman Hâbil henüz yirmi yaşında idi. Kâbil, yaptığı bu cinayetten dolayı Hz. Âdem’in reddi üzerine Yemen’deki Aden’e gitti. Orada kendisine şeytan musallat oldu ve dedi ki: Hâbil ateşe taptığı için onun kurbanını ateş yedi. Sen de senin ve zürriyetin için bir ateşgede (ateş evi) yap. Kabil de bir ateşgede yaptı. Ateşe ilk tapan, Kâbil’dir. Bir torununun kendisine attığı bir taş ile ölüp gitmiştir.
Hâbil’in öldürülmesinden elli sene geçmiş, Hz. Âdem’in ömrü de yüz otuz seneye ulaşmıştı ki, Hz. Havva Şit adındaki oğlunu doğurmuştur. Şit (a.s.), Allâh’ın hediyesi mânâsınadır. Kendisine peygamberlik verilmiş, elli sahife nâzil olmuştur. Nuh (a.s.) Şit’in (a.s.) neslindendir. Nuh tûfanı zamanında Kâbil’in bütün evlâdı boğulmuş, Allâhü Teâlâ, yalnız Şit’in (a.s.) neslini kıyâmet gününe kadar bâkî kılmıştır.
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.