Dâvud (a.s.): “Ey Allâh’ım! Nasıl müjdeliyeyim ve nasıl korkutayım?” dedi.
Hak Teâlâ
Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud: Günahkârlara söyle! Tövbe etsinler ve benden
ümitlerini kesmesinler. İyi kullarıma da söyle! Onlar da ibadetlerine (güvenip)
aldanmasınlar.”
Hak Teâlâ
Hazretleri yine buyurdu: “Ey Dâvud! Beni sev ve beni seveni sev, beni halka
sevdir.”
Dâvud (a.s.) “Ey
Rabbim! Seni severim ve seni seveni de severim. Seni halka nasıl sevdireyim?”
dedi.
Allâhü Teâlâ
Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud! Onların yanında beni ilâhî vasıflarımla anlat.
Benim nimetlerimi ve ihsanlarımı onlara bildir ki, beni cömert, çok merhametli
ve latîf zat olarak bilsinler.”
Dâvud (a.s.):
“Allâh’ım! Mîzanı (Mahşerdeki ilâhî teraziyi) doldurmaya kimin gücü yeter?”
dedi.
Hak Teâlâ
Hazretleri: “Eğer ben bir kulumdan râzı olursam o mizanı bir hurma ile
doldururum.” buyurdu.
Dâvud (a.s.):
“Rabbim! Sırat’tan geçmeye kimin gücü yeter?” dedi,
Hak Teâlâ
Hazretleri: “Ey Davud! Eğer bir kimse ömründe bir defa ‘Lâ ilâhe illallâh
Muhammedün Resûlullâh’ dese, sıratı şimşek gibi geçer.”
“Ey Dâvud! Bir
kimse, benden kaçıp uzaklaşan bir kulumu benim huzuruma getirse ben onu
âlimlerden sayar ve yazarım. Kimi âlimlerden yazarsam ona azâb etmem.” buyurdu.
Hak Tealâ
Hazretleri buyurdu: “Ey Dâvud! Beni isteyen, beni dileyen bir kimse görürsen
ona hizmetkâr ol. Ey Dâvud! Dünyanın kendilerini aldattığı âlimleri benden
isteme. Onlar benim muhabbetimden çıkmışlar ve benim hâlis kullarımın yollarını
benden kesmişlerdir. Onlar yol kesicilerdir.”
BU YAZIYI ALLAH RIZASI İÇİN ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIN, ONLARINDA İSTİFADE ETMESİNE VESİLE OLUN.